Arın
Kumlar, konuşan ayak izleri ile kaplıyken Suyun çeperi zımpara taşı, ruhsuz dalgaların törpülendiği. Değdi parmaklarım önce kızıl burnuna, oradan hurmalığa. Yüzer miydiniz ey mahlukat? Koşar mıydınız suyun üzerinde? Tabanlarınız parçalanırken, kanaya kanaya böbrekleriniz! Bileklerinizde şıngırdayan halkaları ne yapacağız? Gönüllerinizdeki çelik kafesleri nasıl eriteceğiz? Gün batımına kadar uzar mısınız bu kumsaldan? Sevişir misiniz belleğinizdeki canavarlar ile? […]