karkalaki

LUCID DREAMING

Nevada X sınırına ulaştığımda bir asırdan fazla, bir dakikadan az zaman geçmişti sanki. Aklımda hayatım boyunca gördüğüm tabelalar vardı. Bir de onu anımsıyordum. Adını bir kasabadan almıştı. Yol kenarında umutla ziyaretçi bekleyen küçük kasabaların birinden. Yeri eyalet sınırları içerisinde bulunan Route 66 güzergahı üzerinde kalıyordu. Kasabanın adı Lucid Town’dı. Resmi olarak hiç bulunmadığım ama hep […]

LUCID DREAMING Read More »

JIM MORRISON PARÇACIĞI

Konum: Dünya. Sagan’ın eşsiz tanımlaması ile: ‘’Küçük soluk mavi nokta’’. İnsanoğlu tarihi misyonunu tamamlamak üzereydi. 2050’li yılların sonuna doğru, karbon bazlı davranışlar sergilemekten hiç çekinmeyen bu ırk evrenin sırrına vakıf olmuştu (Sonunda!). Yıllar önce Cern’de yapılan deneyler sadece atom parçacıklarına odaklanmıştı ama Sgt. Pepper’s laboratuarında bulunan insanlar ki çok sonraları Zen bilim adamları olarak anılacaklardı,

JIM MORRISON PARÇACIĞI Read More »

HAIKU YOU – 2

sanki benimdi karşımdaki tül rüzgar götürür mucize değil bacanın üstü martı tünemiş kitap okurum yalınayaksa anlamam ki hiç polis sireni kırmızı mavi sinek ölmüştü attırıyorum yola üç beş kez grass green no pale window hurting my feet bırak yaşamana bak mavilik koltuk sıkışık bademcik şişik palmiyeyim ben beton diktörtgen salon neyim ben? uzun saplı kürek

HAIKU YOU – 2 Read More »

Peyote’de Bir Kısa Film

Shot! David Lynch 1967’de ilk kısa filmini çektiğinde durum şöyleydi; Londra merkezli underground kültür altın çağını yaşıyordu, The Beatles ve Pink Floyd Abbey Road’da psychedelic albümlerini kaydediyorlardı, Nouvelle Vague dünyayı kasıp kavuruyordu… Biz diyoruz ki bunu kaçırman mümkün değil… Soho’dan, Greenwitch Village’dan, Quartier Latin’den UFO Club’dan, Chelsea Hotel’den, Whisky A Go Go’dan, Godard’dan, Lynch’den, Bertolucci’den,

Peyote’de Bir Kısa Film Read More »

ACADEMIC’N ROLL: SERSERİ ENTELEKTÜELLER

Bir şey vardı. İşgalle başladı. Ama savaş patlak verince libidinal ekonomimiz çöktü. Ambargo kalktı. Ödünç verdi ve kiraladı. Halbuki bu kararı destekleyenlerin başında kimse yoktu. Koz olarak kullandığım, köşeye sıkıştığım, işin daha da ilginci elimden geleni ardıma koymadığım bir deneyimler çağından sonra artık düşünme çağı/felsefe çağı başlamış oldu. Anglosakson cömertliğim düşmek üzere olan cephe savaşlarını

ACADEMIC’N ROLL: SERSERİ ENTELEKTÜELLER Read More »

HAIKU YOU

Şehir, şehir ışıkları gözlerimizi alıyorGün, gün ışıkları aklımızı çeliyorŞimdi, şimdi kertenkele deliğinden çıkıyorHaiku, haikuZamanıdırSonunda içinden gelen Artık söyleyecek bir şeyi kalmayanlar için 1 hafta boyunca her gün sonunda, ağızdan çıkmış haikular yazıldı.Deneysellik neredeyse orada varolanlar için haikular yazıldı.Çıldıranlar, yalnızlaşanlar, yıldızlaşanlar için haikular yazıldı.Rock’n Roll, Zen ve Neo-Beat kuşağı için haikular yazıldı.Jack Kerouac’a ithafen… 2 gün

HAIKU YOU Read More »

Abbey Road’dan Aşağı

Kıvılcımlar saçan yüksek gerilimli gitar tellerinin içinden yükselen sesi duyuyorsak Elektriğin bir iletişim tekniği olduğunu anlamışsak Nereye gittiğimizin bir önemi yoksa Yokuş aşağı bir salınımdır beden Sahiden – gerçeğin fantezisini gören Gerçeği üreten makinelerden Sıyrılmanın yoludur Çıldırmış ritim bozukluğu Akıldan çıkmış mantra -akla geri yolla çılgınlığımı Derin bir algının ürünüymüş gibi gelen Sikik söylemlerden Budalaca

Abbey Road’dan Aşağı Read More »

Mavi Şiir

Mavidir hüzün Hiçken hiç kere Hıçkırıklar içinde Sokuldum arka pencereden İçindeki yere Sarıldım sandım Sakin bir düzlükte Koşarak ve yakalamayarak Sakindir hüzün Adından çıksın Bir başkası Hayatın korkan Personası Dahice terkedilmiş Issız nirvanası Yalın ayak ve koşarak Sonsuzdur hüzün Uluyorum sana Gökyüzünü Kırmızı toprakta Süzülüşünü Fasulye sırıkları arasında Gülüşünü Koşarak ve korkmayarak İsyandır hüzün Nerede

Mavi Şiir Read More »

PsiKozmos: Bir Ters Yön Diyalektiği Olarak Anlaşıl(a)mamayı Yazmak

Bugünden başlamak gibi bir huyum var. Olağan şeylerin temsilini sahnelemekten öteye gitmedim hiç. Varsın hiddetle, tiksintiyle ve küçümsemeyle karşılanayım. Olmayan tahakkümleriniz bir kapitalist balondan ibarettir. Üstüme alıyorum şimdi hepsini. Bir düzen olmadan, bir sonraki varsın-x’li TAHAKKÜMÜNÜZ artık benim. Mülkiyetten sıyrılmadan ya da mülkü metalaştırmadan önce ruhbilimsel çözümleme yapmam şaşılacak bir durum değildir; En azından benim

PsiKozmos: Bir Ters Yön Diyalektiği Olarak Anlaşıl(a)mamayı Yazmak Read More »

Otomatik Düş

Bu bir sokak ağzı, bu bir portakal suyu, bu bir kaktüs, bu bir her şey olabilen. Jung’un etkisini hissettiğim şu dönemlerde kendiliğinden yazım tekniğini uygulamaya cesaret buldum. Şimdi nereye varacağını tahmin edemediğim büyük bir serüvene ilk adımı atma zamanı. Bu bir psiko-daktilo denemesi. İçim sicimlenir belki. Yeryüzünden ışık huzmelerine doğru… Başlangıç siyah ve gri tonlu

Otomatik Düş Read More »

Revolver

Gerçek şu ki; gece olduğunda dünyada herkesin rüyalarla buluşması, tüm insanlığın birbirine bağlanması demektir, der Jack Kerouac. Kelebeğin çığlığını duyurun bana, der Jim Morrison. Bilirsin ki şiir kelimeyi var ettiğinde müzik senin için çalmaya başlar. Bilirsin ki mükemmel hiçlik o an başlar. O senin parçandır artık, sonsuzlukla uyandığın ana sakladığın. Bu noktaya gelenler için artık

Revolver Read More »

Bu Sırada

Filmlerde, izlediğim zaman bende şaşırtıcı bir etki bırakan bir şey vardı. Ana sahne ve olay akışı devam ederken bir anda kamera; ”Meanwhile(Bu sırada)” ile seni olay örgüsünün içine ya da daha az sıklıkla dışına alarak, o an gerçekleşen bir başka ana sahneye götürebilirdi. Üzerine çok düşünmeden izlediğim filmlerde bile beni en fazla düşündüren detaylardan birisi

Bu Sırada Read More »

Scroll to Top