
Yolda Kaybolmanın Felsefesi
“Yolda kayb(olmak)” ve bir anlamda yolda olmak, gündelik dildeki fiziksel yönelimin yitimi anlamının çok ötesine geçen, hayatın karmaşık ve öngörülemez doğasında bilinçli bir seyrüseferi imleyen
“Yolda kayb(olmak)” ve bir anlamda yolda olmak, gündelik dildeki fiziksel yönelimin yitimi anlamının çok ötesine geçen, hayatın karmaşık ve öngörülemez doğasında bilinçli bir seyrüseferi imleyen
Aynı köşeye yaslandım. Kolumun dirsekle bilek arası, duvarın soğuk yüzeyine gömüldü. Tuğlalar oradaydı. Onlar hep oradaydı. Ne zamandır konuşmuyorduk bilmiyorum ama bir süre sonra taşlarla
Nevada X sınırına ulaştığımda bir asırdan fazla, bir dakikadan az zaman geçmişti sanki. Aklımda hayatım boyunca gördüğüm tabelalar vardı. Bir de onu anımsıyordum. Adını bir
Konum: Dünya. Sagan’ın eşsiz tanımlaması ile: ‘’Küçük soluk mavi nokta’’. İnsanoğlu tarihi misyonunu tamamlamak üzereydi. 2050’li yılların sonuna doğru, karbon bazlı davranışlar sergilemekten hiç çekinmeyen
Hayatın ne anlama geldiğini ya da bir anlamı olup olmadığını uzun zaman önce sorgulamayı bırakmıştım. Bunu yapmak yerine, şehirde kaybolmayı seçtim. Her gün, aynı rutini
visited my dream,as if you were a miragein the heart of the desert.waded into the waterfully clothed at sunrisestripped down as we leftas if all
Yolda, bir rüya gördüm geçen gece,Roket gibi süzülüp gittim ışık hızıyla.Rüyamda, kayan yıldızlarla dans ettim,Ve ruhumun derinliklerindeki sırlara büründüm. Yıldızlar çılgınca fısıldadı bana,Evrenin kuytu köşelerinden
Zihnimi tanıdım tanıyalı sürekli olarak yolculuk yaparken buldum kendimi. Öyle ki ortalama bir ömür sürmüş ve yaşadığı coğrafyanın kaderini üzerinde bir keder gibi yaşayan insana
Dum spiro spero! [Yaşam varken, umut da vardır!] … Eğer gök cisimlerinden biri olsaydım, bu sefil toz ve toprak yığınına tam bir tarafsızlıkla bakardım… İyiye
sanki benimdi karşımdaki tül rüzgar götürür mucize değil bacanın üstü martı tünemiş kitap okurum yalınayaksa anlamam ki hiç polis sireni kırmızı mavi sinek ölmüştü attırıyorum
Shot! David Lynch 1967’de ilk kısa filmini çektiğinde durum şöyleydi; Londra merkezli underground kültür altın çağını yaşıyordu, The Beatles ve Pink Floyd Abbey Road’da psychedelic
Adorno’nun 6 Ağustos 1969’da kalp krizi geçirerek ölmesinin ardından Herbert Marcuse’nin Frankfurt radyosuna, Michaela Seiffe’ye verdiği röportaj… Adorno’yu ölüm yıl dönümünde anmak ve Marcuse ile