MİLAD YIL 2010: ROCK’ROLL ve FENERBAHÇE..

The following two tabs change content below.

Lise yıllarımdan bu yana ailem dışında tutkuyla bağlı olduğum 2 şey var;
Biri Rock’n Roll,
Diğeri ise Fenerbahçe.
2004 yılında, erken atıldığım iş hayatında kazandığım bütün parayı bu iki şeye harcadım.

Her yıl mabedimiz olan Kadıköy Fenerbahçe Şükrü SARAÇOĞLU stadyumunda kombine biletim hazırdı.
Lise yıllarımdan bu yana son kuruşuma kadar harcadığım diğer şey ise Rock’n Roll adına ülkemize gelen bütün ‘’ROCKSTAR’’ müzisyenlerin konserleriydi.
Hepsinden bir şeyler öğrendim,
Hepsini dikkatle izledim.
Hayatımın 2 grubu vardı. METALLICA ve AC/DC!
Bu iki grubu izlemek ve konserlerinde derin haz duymak; bunlar hayatımın en tutkulu duygularıydı.
AC/DC’yi izlemek henüz nasip olmadı.
Ama METALLICA’yı 4 kez izledim.
Her seferinde ilk kez izliyormuş gibi heyecanlıydım.
Yeniden gelseler aynı heyecanı içimde taşırım herhalde.
2010 yılı da tutkuyla bağlı olduğum 2 şeyin zirve yılıydı.
Ülkemizde bugüne kadar halen tekrarı yapılamayan SONISPHERE FESTİVALİ,
Ve FENERBAHÇE’nin şampiyonluk yarışı!
25/26/27 Haziran da efsane kadrosuyla Eski Beşiktaş İnönü Stadyumu’nda düzenlenecek festivalin afişini gördüğümde çalıştığım şirkette masamdan ayağa fırlamış ve ‘’İşte buuuu!’’ diye haykırmıştım.
Şirket müdürümüzün bana karşı şok etkisiyle attığı bakışları halen aklımdadır.
Merak edenler için festivalde sahne alacak grupları alta sıraladım \m/
METALLICA
SLAYER
MEGADETH
ANTHRAX
HEAVEN AND HELL (RONNIE JAMES DIO)
RAMMSTEIN
ALICE IN CHAİNS
MANOWAR
STONE SOUR
VOLBEAT
PENTAGRAM

Hemen bir hafta sonrasında 2/3/4 Temmuz’da Maçka Küçükçiftlik PARK’ta UNIROCK OPEN AIR Festivali açıklandı.

Aynı tepkiyi daha sakin şekilde verdim bu sefer.
Onunda kadrosu da şu şekildeydi ;

CANNIBAL CORPSE
OVERKILL
AMORPHIS
OBITUARY
ENTOMBED
NEVERMORE
BEHEMOTH
KORPIKLAANI
HEAVEN SHALL BURN
NECROPHAGIST

Biletler alınmış, planlar yapılmış, yıllık izinler ayarlanmış her şey tabir-i caizse tıkır tıkır işliyordu.
Tarih 16 Mayıs’a geldiğinde ise 2 büyük kötü travmayı yaşayacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. 
Hayatımın 2 tutkusundan biri olan FENERBAHÇE’nin şampiyonluk maçı gelip çatmıştı.
Formaları giydik.

Abimle beraber çıktık Kadıköy yoluna;
Kadıköy karnaval yeri gibiydi. Rakip TRABZONSPOR’du!
Ligin son maçıydı ve kazanmaktan başka yol yoktu.
Şampiyonluk yolunda diğer rakibimiz ise BURSASPOR’du.
Puan kaybı durumunda aynı gün ve saatte oynanan BURSAPOR – BEŞİKTAŞ maçının skoru önemliydi.
Son 11 maçta 10 galibiyet ile çıkıyorduk maça.
Kadroda çekirdekten Fenerbahçe’li kaleci VOLKAN DEMİREL,
Efsane defans LUGANO,
Büyük Kaptan EMRE BELÖZOĞLU,
Ve tabi ki heykeli dikilen maestro DOKTOR ALEX DE SOUZA vardı.
Maç başladı ve her şey yolunda gidiyordu.
Gol makinesi diye aldığımız ama sonra çamaşır makinesi çıkan DANIEL GUIZA‘nın golüyle de öne geçtik.
Bir yandan da BURSASPOR – BEŞİKTAŞ maçına kulak uzatıyorduk.
Derken TRABZONSPOR beraberliği yakaladı.

Ama FENERBAHÇE iyi oynuyordu. “Alırız bu maçı, atarız şampiyonluk turunu.” diyorduk. Emindik.
Ancak öyle olmaz şeyler olmaya başladı ki…
Top bir türlü girmiyordu içeri.
Alex, Emre ve hatta Lugano bile artık ölümüne oynamaya başlamıştı.
Maç berabere bitti. BURSASPOR şampiyon oldu.
O karnaval yeri olan Kadıköy adeta savaş alanı haline geldi.
Stadyumda olduğum yere çöktüm ve bir sigara yaktım. Abime dedim ki ‘’Bunu da yaşayacağımız varmış demek ki’’

Eve doğru yola çıktık. Kimseyle konuşmadık. Kimseye cevap vermedik.

Resmen hayatımın en büyük travmasını yaşıyorduk.
Eve vardık ve kapıyı Babam açtı. Üzgün olduğumuzu gördü ve bana sarıldı.
‘’Hayat bu oğlum bunlarda hayatın maalesef bir parçası’’ dedi ve beni teselli etti.
Biraz kendime geldim.
Bilgisayarımı açtım.
Müzik dinlerim, haberlere bakarım diyerek kafa dağıtmaya çalışacaktım.

Önüme çıkan ilk haber başlığı ise şuydu  ‘’RONNIE JAMES DIO ÖLDÜ’’
Aynı günde, hatta son 2 saatte ikinci travma.
Heavy Metal denildiği zaman ilk akla gelen efsane vokal artık hayatta değildi.

Konser geçmişime onu izledim deyip en başköşeye koyacağım, DEVIL HORNS sembolünün sahibi RONNIE JAMES DIO artık yoktu.
Ağlamaya başladım.
Hayatımın bu yaşıma kadar en güzel başlayıp en berbat şekilde biten tek günüydü.

O gün olgunlaştım.
Hayatı o gün ikinci kez öğrendim.
Tutkularımı sorarsanız halen aynı.
Halen FENERBAHÇE!

Halen ROCK’n ROLL!
‘’Tutku,  geminin yelkenlerini şişiren rüzgârdır; bazen gemiyi batırdığı olur, ama onsuz gemi yerinden kımıldamaz’’ demiş Voltaire.
Haklı da.
Benim tutkularım benim yol arkadaşlarımdır.
Halen FENERBAHÇE

Ve Hep ROCK’n ROLL NEVER DIES!

Sokaklar ne kadar karanlık yada aydınlık olursa olsun hep tek bir YOL’a çıkar.
Yolumuz kesiştiği için heyecanlıyım.
Çünkü ROCK’N ROLL bunu gerektirir..

Yolda Projesine Selam olsun..

Scroll to Top