PsiKozmos: Bir Ters Yön Diyalektiği Olarak Anlaşıl(a)mamayı Yazmak

The following two tabs change content below.
karkalaki

karkalaki

karkalaki

Latest posts by karkalaki (see all)

Bugünden başlamak gibi bir huyum var. Olağan şeylerin temsilini sahnelemekten öteye gitmedim hiç. Varsın hiddetle, tiksintiyle ve küçümsemeyle karşılanayım. Olmayan tahakkümleriniz bir kapitalist balondan ibarettir. Üstüme alıyorum şimdi hepsini. Bir düzen olmadan, bir sonraki varsın-x’li TAHAKKÜMÜNÜZ artık benim. Mülkiyetten sıyrılmadan ya da mülkü metalaştırmadan önce ruhbilimsel çözümleme yapmam şaşılacak bir durum değildir; En azından benim için “tarihçilik pek bir sönük kalıyor!”

Akıllı birkaç söz ettim. Dil ve dirimsel enerjinin dışavurumculuğundan kendime pay çıkardım. Sönük bir ışığın tekrar ışıldayacağına inancım devam edecektir. Hayli kolay geçen dünkü bugünün, bugüne bir şey bırakmayacağını -en azından hiçbir şeyin her şeyle olan ilişkisini düşününce- haykırıyorum; üzerinde tek bir kağıt, mürekkep izi kalmış bir masa, dörtgen, dikey ve yatay olarak yeryüzünde varolmuş ama nesnenin kendiliğindenliğini kaybetmiş, açık kahverengi… Şimdi çok daha farklı görünüyor o şeyin formu.

“Değişen ben miyim?”

Seçim zamanı – iktidar hep kaybeder…

Bir işin etiği ile onun süreç halinde ele alınması birbirleriyle -evet!- hiç beklenmeyecek şekilde çakışır. Mekanın getirisi kadar götürüsü de vardır. Buna bilinç ötesinde var olan antikateksis denir. Kendime seyahat ederken buluyorum kendimi. Daha doğrusu yakalıyorum benliğimi. Var olan nesne ve kendinden var olan özne biraz anlamam için varlar sanki. Işığın masaya vurduğu ve yayıldığı -tam olarak ne yapmaya çalışıyor emin değilim- yerde, kalem tutan elim karanlığı temsil ediyor:

Bulutlar aralanıyor,

Gözlerim buğulanıyor,

Fark etmeden

Yaşıyorum

Güneşi ayla kapatıyorum…

Seyahat demiştik! (Freud’a referansla)

Yanlış başlayan hiçbir şey doğru gitmez

Doğru başlayan hiçbir şey yanlış gitmez

İkisi de ne doğru ne yanlıştır aslında.

Ağaç meyve verir,

Yeter ki bahar gelsin.

BASİTÇE ANLATMA ÇABASI BÖLÜMÜ

Artık zamanı görmenin,

Ruhun özgürlüğüne inanmalı mıydık?

Tin bir tez-antitez-sentez

Hegelci mantık Prusya Monarşisi ister

Peki ya,

Yolumu bulmak için kondisyona ihtiyaç duymam ya da belki pusulaya (ad hoc).

Ama yaşamla dolu olmak yeter de artar bile.

Sonsuz direnç, direnç.

Dirençovski acı çeker.

Niye Rus?

Sus!

Ahmak.

Hiçbirini anlama diye yazıyorum, anlamıyor musun?

Eh be oğlum.

Tuzla buz…

Yol çölden geçiyor, yedi tepeyi aşıyor ve sıcaktan kavrulmuş bir kertenkelenin soğuk derisinden akan su tanesiyle son buluyordu.

Boş bir sayfa görüyorum

Ve

Basitçe anlatmak için

Kelimeleri terk ediyorum…

Scroll to Top