İçeriğe atla
The following two tabs change content below.
Meydanlarına hiç uğramadığım şehirlerin sahtekârı benim.
Kabul edelim,
övünülecek bir şey yok
ben tekinsiz sokakların beyefendisiyim,
paltomun dar cepleri
cepleri geniş paltolu adamların peşindeyim.
Her birinden bir parça, bir paha…
Oysa kimin cebine elimi atsam birkaç bira ertesi,
içinden beş para etmez ben çıkıyorum.
Çıktığım bütün delikler,
içinde bütün yeniklerin çığlıklarını saklıyor.
Biraz daha içelim
yarın pazartesi!
Tanıdığım bütün mahluklar,
bizzat mağluplar.
Bütün küfürlerim buzlukta bekliyor.
Kulaklarınızla karşılaşmadan önce
son bir nefes daha izin verin.
Kafeslerine hiç uğramadığım
kralların soytarısı da benim!
Şüpheniz olmasın, tutacağım sözümü
çük görmüş oğlanlar gibi güldüreceğim,
annemin dileklerini bir oy pusulasında çöpe atmış,
elini reyden sayan pezevenklerin yüzünü.
Kaç kelam duydunuz, vehme kapılmadan,
aralık bulup tanıdığınız mahluklardan
Bu sizin monarşiniz,
tek hücreli halinizden miras.
Aşabiliyor musunuz,
öbür tarafın dikenli tellerini
kanatmadan, kuş tüyünden kin duyan ellerinizi…
Tek kalem buydu;
hani şu surlarını parça tesirli laflarınızla bombaladığınız.
Tek tezat buydu;
denizinizden çıkmak isterken,
balıklarınıza hayran olduğum.
Kaza yapan bulutlardan mı iniyor tepenize umutlar?
Güldürmeyin ulan beni!
Yine bu dünya mı kalacak bana miras?
İçinde makarna pişen çukurlarınızda balıklar?
Konuşturmayın beni sıcak sularda,
İyi duyuyor mu dersiniz Midas?
Şehrin ortasında bak bir mezat!
Hanginizsiniz o satışa çıkmış zat?
Ne beş kuruşum var sizin için verecek,
ne de sizi sahipleneceğim bizzat!
Bırakalım şimdi bunları;
çorba yaptım içerseniz diye;
siz bedenleriniz karışsın diye beklerken,
doğranmamış sebzelerden.