ayrıntıya müptezel
Latest posts by ayrıntıya müptezel (see all)
- herkes tadında - 22 Şubat 2024
- Toplanın Toplanıyoruz - 17 Şubat 2024
- Caz Geceleri - 4 Kasım 2023
Collabo Serisi – Part.1
Merhaba Onur Bey, beş soruyla misafirin olacağım, istediğin uzunlukta ve tarzda cevaplayabilirsin, alan senin, şiir senin, edebiyat senin. Başlıyorum;
Aykut Akgül
1-) Şiirin Amerikası ve Ortadoğusu var mıdır, varsa nasıldır?
Onur Sakarya
Şiirin Amerika’sı ve Orta Doğusu var. Amerikan şiiri örneklerinden 8-9 kitap çevirdim ve gördüm ki var. Şöyle açıklayalım; lirik diyebileceğimiz şiiri Amerikan şiirinde pek tabii bulabilirsiniz fakat Orta Doğuya göre daha azdır. Bizim toprakların kafası, kalbi, motoru daha çok lirikle çalışıyor. Buranın şairleri lirikten yürümeyi seviyor. Sevmesini de bir kenara bırakalım kendi de vıcık vıcık lirik zaten. Onlardan biri de benim. Benim şiirde yapmaya çalıştığım lirikten gitmek değil sadece, imgeyi somutlaştırıp lirikle beraber gitmek. Birçok şiirimde var bu. Ben yan yana yürüyorum. Bu bir üslup meselesi. Amerikalılarda çok nadir soyut imgeler bulursun. Vardır ama onlar da imgeyi elle tutulur bir şeye dönüştürmeyi severler. Hatta Avrupa’nın da Amerikalılara benzemediğini söyleyebilirim. Hatta, ki Karayip Antolojisi çevirmiş biriyim, başka başka coğrafyaların da şiir söz konusu olunca farklılaştığını görebilirisin. Bu işaret dili gibi bir şey. Bölgeden bölgeye, ülkeden ülkeye değişiyor. Burada kullandığın işaret dilinin, Avrupa’nın ya da Amerika’nın herhangi bir yerinde kullanılan işaret diline benzememesi gibi bir durum. Sonuç olarak şiir farklılaşabilir coğrafya değiştikçe. Fakat şairin elindeki sihir aynıdır. Şairin ellerinin kaleme gidişi aynıdır. Şairin muhalifliğinin ağır basması aynıdır. Çok iyi çeviriler okumak lazım. Berbat bir çevirmenin elinde dünyanın en sağlam şiiri bile bir avuçluk vıcık bir çamura dönüşebilir.
Aykut Akgül
2-) Anlaşılmak canını sıkar mı, hem senin, hem eserlerinin?
Onur Sakarya
Hayır, anlaşılmak bir şair için iyidir. Nazım’ın bir anekdotu var. Anlaşılmak istemiyor musun? O zaman neden bastırıyorsun şiirlerini, gibi bir atışma yaşandığını biliyorum zamanında. Anlaşılırken ne yaptığın önemli. Kaliteyi korumak önemli. Neden bahsettiğin umurumda değil. İstersen boku yaz, püsürü yaz. O bok ve püsürü hangi seviyede yazıyorsun? Bu önemli. Toplumun genel kabulüne yenik düşüyor musun? Topluma yenik düşüyor musun? Düşmüyor musun? Devam o zaman. Bir de bu toplum ne düşünür kafasıyla yazma hikâyesi sorunlu bir hikâye. Bunu şairin kafasından çıkarması lazım. Sonra, bir süre sonra, oto-sansür başlıyor. Bu iyi değil. Fakat, ben sıçarım bir de sıvarım sanat olur. Öyle bir şey yok. Öyle bir şey yetenek yoksunlarının uydurması ki ilk buluşçu değilse. Yetenek yoksunları bir de ve genelde şiiri tanımlamaya çalışırlar. Bu aptallıktır. Şiir su gibidir. Sızar mutlaka. Gün gelince sızar ve şiirin kötüyse bunu saklayamazsın. Kokar.
Aykut Akgül
3-) Arabesk ve şiir?
Onur Sakarya
90’ların başlarından beri arabesk müziğini takip ediyorum eskileriyle yenileriyle. Arabesk öğeleri şiirine yedirmeyi başarmış biriyim. Yancının Aşkı tamamen buydu. Yer yer başka şiirlerimde de kendini gösterdi. Arabesk benim için amaç değil, bir enstrüman, bir araç. Çoğu şey gibi. Arka fon gibi düşün. Önde ruhum var. Önde insanların ruhları var, hikâyeleri var. Arabeski seviyorum. Dinlerken kendimi parçalara ayırabiliyorum. Masalları unutuyorum. Acıyı ve kederi hatırlıyorum. Yine aynı konu ama şiirin arabeskse kötü. Fakat şiirin arabeski fon yapabiliyorsa iyi. Bu tür şiirlerde ironiyi kullanmayı seviyorum. Hem arabesk olmuyor şiirin hem de eğlenceli ve bir o kadar zihin açıcı bir şeyler çıkıyor ortaya. Bu yani.
Aykut Akgül
4-) En son seni öfkelendiren ve çok sevindiren iki haber?
Onur Sakarya
En son beni öfkelendiren şey, üst komşumun çamaşır asılmayacak yere çamaşır asarak ailemin, onların donunu atletini izlemek zorunda kalması. Sevindiren ise; anafilaktik şoktan yani arı alerjisinden son anda kurtulmam. Bir de oğlumun kolu kırıldığı için alındığı ameliyattan sapasağlam çıkması.
Aykut Akgül
5-) Kaybeden mi yoksa Kaybolan mı?
Onur Sakarya
Kaybeden de yok, kaybolan da. İnsan olmanın absürtlüğü var sadece. Eğer bir şekilde bu dünyadaysan ve yaşıyorsan otomatikman kaybeden ve kaybolansın. Ekstra bir kaybeden ya da kaybolan yok. Senin bu dünyaya tesadüfî fırlatılmışlığının absürtlüğü yeter bence. Ben kaybedenim. Neyi kaybettin? Para mı, insan mı, başarı mı, neyi, hangi şeyden bahsediyorsun? Hangi şey seni kaybeden ya da kaybolan yapıyor? Bence hiçbir şey. Sen zaten bitmişsin oğlum. Baştan yeniksin. Bu maddiyat değil, mental bir şey. Üzülme diye söylüyorum.
Aykut Akgül
– Bu soru beş soruya dâhil değil, tamamen sana kalmış cevaplamak ama ben merak ettim şahsen, sorum, bizlere verebileceğin bir yemek tarifi var mı? Bir de buraya, bu güzel collabo’ya Onur Sakarya’nın iliştirmek, oluşturmak istediği bir şeyler olur mu? Şiir olur, görsel olur, haber, şarkı, fikir, duygusal herhangi bir hareket, yani son vuruşu Onur Sakarya’dan bekler, ister, kendisine teşekkür ederiz.
(Beni kırmadığın için teşekkürler abi.)
Onur Sakarya
– Çorba tarifi var. Ben uydurdum. Bir ara hastalığımın en sıkıntılı dönemlerinde baba evinde kaldım ve sürekli yemek yaptım iyi gelsin diye.
-İki kabak
-İki soğan(kuru)
-İki havuç
-İki patetes
-100 gr Tereyağı
-Bir tatlı kaşığı süt(soğuk)
Önce tereyağı tencereye atıyoruz. Üstüne büyük parçalar halinde böldüğümüz kabak, soğan, havuç ve patatesi atıyoruz. Yeter miktarda su koyduktan sonra sebzelere “pişmiş bunlar” diyene kadar kaynatıyoruz. Kaynadıktan sonra tencereyi ateşten alıp blendırdan geçiriyoruz. Çorba kıvamına gelene kadar parçalıyoruz ve üzerine bir tatlı kaşığı süt koyup, sonra bir daha karıştırıp servis ediyoruz.
-Bir de zamanında yani on yıl filan önce Eliz’de yayımlanan bir şiirimi iliştireyim:
Sesinde Sigara… / Onur Sakarya
İçimde bir kâğıt yırtılıyor
Otobüs dolu, ayakta değilim
Herkes pis pis bakıyor
Bir anahtar deliği bakışına yakalanan
Çıplak hayatım
Her şeyden habersiz ve çirkin
İnatla uzunları yakan bir şoförün kalbiyim
Derimi türk hava kurumuna bağışladım
En çok nereni mi özlüyorum?
Bir kere ellerin dünya mavisi
Kar yağınca gülüyorsun, ah o dudaklar
Gözlerin uzun bir gece ve vişne votka
Seni neden mi seviyorum?
Sesinde sigara var