Dalgın Papatya 4

The following two tabs change content below.
ayrıntıya müptezel

ayrıntıya müptezel

Biraz kitap yazmış, biraz şiir, biraz roman.
ayrıntıya müptezel

Latest posts by ayrıntıya müptezel (see all)

biz seninle bir savaştan bahsediyoruz dünyaya birbirimize aşık olarak
aklımızın almadığı silahlar parlıyor göğsümüze
ruhumuz ha patladı ha patlayacak bir kompartıman
istasyonlar yağmalıyoruz biz seninle korkumuzdan
ama korkusuzca
ağzımdaki kanı yakamı yukarı çekiştirip silerek merhaba bitanem diyorum sana
ve çırılçıplak oturmuşuz seninle bir yatak odasında
bağdaş kurmuşuz karşılıklı
hem yemin eder hem de tövbe eder gibi inatçı
senin göğüslerinden güller fışkırıyor
benim bakışlarımdan çocuklar
ellerim kıskanç bir enstrüman çalar gibi acemi
senin göğüslerin bahçeler gibi yaz şarkıları istiyor yalvarışlarımdan

.

sana fısıldanıyorum uykularında
düşürülmüş bir çocuk gibi ayağa kalkarak
ayaklarım sana koşuyor olmaktan güç alıyor
gözlerim seninle dolu yaşlar akacak yer bulamıyor
en çok geceleri dans ediyorum seninle
bir omzundan diğerine raylar geçiyor
ben sana koşarken düşmeyi sana sarılmak kadar kutsal biliyorum
saçlarında periler şımarıyor şaşkınım
ben seni sevmezsem nasıl öleceğimi bile bilmiyorum

.

kalbin bana açılan en büyük kapıdır
sesin kurşunkalemle yazılmış dünyanın en güzel şiiri
bütün gücümle aşık oluyorum işte sana bak
yüzüne düşen avuçlarım
lütfen onları al ve dudaklarına bırak

.

jiletler, bıçaklar, silahlar ve yıldızlar
hayaline bakıyorum sabıkalı bir sabaha karşı arabanın arka koltuğuna kanlar içinde uzanmış titrerken huzurdan
sana aldanıyorum koşulsuz ve ahmak
açıp bakasım geliyor aklıma bazı mezarları seni özlerken hatta
etimi sıyırıp atar gibi şu kanlı balgamlarla dolu topraktan
nereden geldiğimi soruyorum Tanrıya
ve bir hayalden daha çok dönüşüyorsun şaşalı bir sanrıya

.

içini açıp kendimi gömüyorum
etraf muazzam bir kahkaha
herkes gülüyor bütün evler gülüyor bütün şehirler gülüyor bana
sen yalnızca bekliyorsun oysa
gözlerin iki kavuşmayı bekleyen serçe gibi bakıyor bana
minicik kanatların var
kursağında benden kopardığın parçalar
içini açıp gömüyorum kendimi oraya
ve otopside anlam veremiyorlar onca çok birikmiş bana
diyorlar ki birbirine “bu kadar minik bir serçenin içinden çıkan cennetlere baksana”

.

çok şeyler konuşuyorum şiir diye ama hepsi çok az
çok az mesela akan bunca kan
gözyaşı demiyorum bak
kan
çok yavaş mesela sarhoşluğum bir şeyleri anlarken
ve ağlarken apar topar bir kaç tane adamın arasında
senin ardına sığınıyorum ama sen yoksun
olan gücüyle acıyor herkes bana
olan gücümle ama yavaşça merak ediyorum seni
hiçbir anlamı yok kaybettim ve neden buradayım
neden bunca uyuşturucu, kavga ve isyan
nelerden vazgeçiyorum sensiz yaşayarak
nelerden korkmam gerekiyor anlayamıyorum yokluğunda
beni ilk unuttuğun yerde bırak
beni hep unuttuğun yerle hatırla
tut ki karnımda kelebekler dünyayı yerle bir etti
tut ki kapanmadı hiçbir babanın çocuğuna açtığı yara
tut ki ben sana bir facia gibi inandım üstüm başım yine kan
ve nereye gidersen git silinmeyeceğim saçlarına düşen hiçbir yağmur damlasından

.

Aykut akgül

Scroll to Top