Sağanak Günlükleri – Vol.2

The following two tabs change content below.
ayrıntıya müptezel

ayrıntıya müptezel

Biraz kitap yazmış, biraz şiir, biraz roman.
ayrıntıya müptezel

Latest posts by ayrıntıya müptezel (see all)

Uykuya Daldığım Reklamlar

   Oradan bakınca her şey bitmemiş gibi duruyor, farkındayım, bunu bir sözcük dahi fazladan açıklamak nasıl yorucu, sanırım merhamet ve tamah, bu hikayede çok başkalaşım geçirdiler, merhamet empatiyi, tamah ise kendini kaybetti, her şeyin nasıl tamamen bitmeye başladığını şimdi daha net görüyorum, ama tek başıma, çünkü sen, yani sizler yola baktığınız vakit yalnızca mesafeler görüyorsunuz, bense mevsimler görüyorum, yaşamaya tahammül sizlerden geçmiyor, aynı şeyi hissetmek zorunda değiliz, ama hepiniz aynı şeyleri hissediyorsunuz, bunda bir kasıt yok, sizlerden herhangi bir eyleme, konuya ya da fikre bağlı kalmadan nefret ediyorum.

    Moda denilen sektörden iğreniyorum ve öğrenemiyorum, kafam almıyor sahtekarlığı, estetik anlayışım anadan üryan bi megolaman, bunu bugün ceket almak için girdigim mağazada fark ettim, bir dişi ben ceketlere bakarken arkamdan geldi, önce çalışan zannettim fakat değilmiş, ayak üstü bana modanın/moda akımlarının manifestolarını anlatıyor, baktım baktım baktım, insanların anlaşılmaya değil, konuşmaya ihtiyacı var aslında, hiçbir şey demedim, tuhaf ve bazen içimden geldiği gibi yaşamak fazla samimi geliyor bana, bazen bile bile görmekten keyif alacağım şeylere başımı çevirip bakmıyorum, sevdiğimi bildiğim şarkılardan hızlı adımlarla uzaklaşıyor, kapağı çok hoşuma giden o kitabı elime almamaya yeminler ediyorum gibi, bu dişiyi bana getiren o yüce kozmos, benim onu görmezden ve duymazdan geleceğimi biliyor muydu, belki, ama ben bilmiyordum.

    Nevrotik ve seksist bir tavrın var? Ne demek şimdi bu? Öyle bi adamsın, sürekli kendini kadınların gözünde önemli zannediyorsun, daha acınası çok az şey gördüm ve bu yüzden onları hep yan karakter olarak tutuyorsun, öylece gelip gidiyorlar, onların üzerinden, üstelik onların bu yaptıklarından haberleri bile yokken nefretini kusuyorsun, adalet ve erdem anlayışın çok diplerde. Beni etkilemeye çalıştığını sezinliyorum. Bunca kibir, yalnızca, neyse konuşmak istemiyorum.

    Amacım, galiba kurtulmak. Gitmek, zaten son zamanlarda gözlerim yollara kayıp duruyor, durduk yere bir yerlere gidecekmişim de sanki geç kalmışım heyecanı sarıyor içimi, nerede duvar görsem üzerinden falan atlamak istiyorum,rengi çok güzel bir mobilyanın en parlak yerini çizmek, yanlarından geçerken omzumla arabaların dikiz aynalarını böyle pat pat pat diye kırasım falan geliyor, artık huzuru arayış ve kavrayış biçimlerim herkesten bağımsız olmakla birlikte, eyleme dönüştüğü vakit herkesin canını sıkacak bir isyana evriliyor, kendimi tutmak, herhangi bir aykırılığımı dizginlemek yani, insanların arasındayken üstelik, çok acınası gelmeye başladı, sıkıldım metropol anlayışsızlığından ve açlığından, uzaklar çok cazip geliyor, ayrıca dediğim gibi, bir kent ne kadar büyükse onun içinde yaşayanlarda sürekli odasının kapısını evin suratına çarpıp duran o ergen oluyor ve ben yaşım ilerledikçe ergenleşmeye başladım, istemiyorum bunu, denizi olmayan, üst geçidi, yürüyen merdivenleri, en önemlisi sahtekar bir serinlik veren gökdelenleri olmayan bir kente yerleşmek istiyorum.

   En son ne zaman herhangi bir konuda saçmaladığını düşündün, hayır anlayamıyorum, içinden kan damlatacak kadar bi özeleştiri yaptın mı bugüne kadar hiç, senin haklı olabilmenin dışında bi kaygın var mı, dolmuşta yer verdiğin ihtiyar, babana ne kadar benziyordu öyle, fark ettin mi?

    Bu günlerde yalnızca kendimle çelişiyorum, bu ise çok ürkütücü. Samimi davranmıyorum, içimden gelmiyor, kafamın içinde isteksiz bir bölge var, kırılgan, öfkeli ve anlaşılmaya başladığı an daima susmayı isteyen. Bohem değil, yalnızca paramparça olmak istiyorum. Halinden bıkmış bir bütünlük bu.

Aykut Akgül

Scroll to Top