temsili bir muamma

Belirsiz takvimlerden ve öğle saatleri orgazmlarından dert yandık, gürültülü şeyleri ve içinde piyano geçen bütün şarkıları susturduk, az önce bir şehirden bıktık, şimdi ise adını bir kez daha telaffuz bile edemeyeceğimiz bir ülkenin sabaha karşı ayazındaki kaşık pozisyonundan konuşuyoruz, uğruna kadınları terk ettiğimiz yatak markaları, uğursuz nankörlüklerimiz, acaba viskiyle mi devam etsek, darbuka çalmanın masumiyeti ve aşırı kan kaybındaki başka hiçbir şeyde hissedilemeyen o huzur, asıl sebep, yani bu kadar parmakizlerimizden bile nefret etmemizin sebebi;

-birincisi, atkestanelerinin doğadaki bunca zamandır süregelen vahşi rahatlığı

-ikincisi ise, yanık süt tadıyla, küflenmiş vanilya kokusunun nasıl bu denli birbirine güzel yakıştığı.

Bu gece, bu odada bulunan hiç kimse büyük bir boz ayının saldırısından sağ kurtulmadı mesela, kadehler ve herkesin kafasındaki yaratıldığı toprağa tavırlı cehennemi, havada paraşütüne dolanarak ölmüş herif, açılmayan bir gökyüzünün altındaki hazzı bastıramaz açılmayan hiçbir telefon, biraz pembe, biraz mozaik, biraz da ceset zarafeti, öte yandan senin birine yol sorman değil, sana yolun birini sorması, feryat figan ereksiyonlar ve maalesef ki damarın en yakınındaki başka bir damarın üzerine binme hadisesi, kucaklaşmak gibi, ama daha tutucu ve bencil bir birleşme, saç tellerinden asil kaygılar yarattığımız köhne, mantar kokulu ve en az dört element dahi saymayı bilmeyen zekada varlıklar, endişe dediğin şey yağmuru sevmez dedim, bana fırsat verirsen şayet sana son nefesine kadar öldüğünü asla hissettirmeyeceğim, oysa ki ateşli bir öpücükmüş bastığım tetik, vampirler ve onların erdemli tabutları, bileklerinden yemeye başlıyorum onu, pencereyi açıp rüzgarıda sokuyorum yatağa, araba kornalarını ve tek kişilik bütün masaların yalnızlığını, hıçkırık tutuyor çok sonra aramızdan birini, gecenin fermuarını çekip usulca, bu gecenin içindeki benden başka kimin büyümeye başladığını anlamaya çalışıyorum, aranızdan biri ya da birilerinin gülmesi gerekiyor, tamam!

aykut akgül

 Ve eğer düşersek bu yolda söyleyecek sözümüz olsun ve eğer kalkarsak ayağa tekrar, bunu senin sayende yaptığımı bileyim!

Copyright © 2025 – Academic’N Roll Cyber Project –  2013 –

yoldaprojesi@proton.me